İkbal'e Mektuplar-35 (Sensizlik Çok Zor)

İkbal'im...
Sensizlik çok zor be sevdiğim...

Hep seni düşünmekten bazı zamanlar beynime kramplar girdiğini, kafamın içindeki her zerrenin uyuştuğunu hissediyorum. 

Sensizlik acı bir lokma gibi düğüm düğüm boğazıma takılıp beni nefessiz bırakıyor.

Sensizlik en kötü kabuslarımdan kolajlanmış bir baş yapıt gibi sürekli kafamın içinde, uykularımın içinde, gecemin, gündüzümün içinde dönüp duruyor.

Sensizlik güç kaybetmek, sensizlik yorgun ve bitap düşmek, sensizlik karanlık bir odada yere oturup, karanlıklara ve sessizliğe bürünmek demektir.

Sensizlik nefessiz kalmak demektir.

Kaç kişi kaldık ki şu dünya da, bir kadını kara kaşı, kara gözü, güzelliği, boyu, endamı için değilde sadece ve sadece gönlünü titreten anlar için sevenlerden.

Sensizliğin tarifini yap deseler dilim lâl olur benim. Konuşamam. Anlatamam.

Keşke kavuşabilme ihtimalimiz olsaydı da , bende sana yazmak zorunda kalmasaydım.

Sensiz kalacağıma kör kuyularda yıllarca cezalandırılmaya razıyım.

Ne olurdu sanki bizde kavuşup mutlu olsaydık. İzzet Günay'ın Türkan Şoray'a dediği gibi... '' Sevgi de yetmiyormuş, çok eskiden rastlaşacaktık.''


Ne yapalım, bizde tüm senaryoları değiştiririz. Sevginin yettiğini, yetebileceğini gösteririz belki. Kavuşamasak da sevmekten vazgeçmeyiz. Kavuşamadan öldüler denilsin de arkamızdan, sevdiler, sevgileri bitti demesinler.

Bir gün mutlaka aşkım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder